Ocak 22, 2011

" Çalın Davulları "


Bomboş.. Bembeyaz bir sayfaya bakıyorum karşımda...
Sessiz..
Temiz.. tertemiz.
Yeni doğmuş çocuk gibi, bomboş, muhtaç..
Birileri ağlıyor kulaklarımda, kendi sesimi duyuyorum.
Başımı çeviriyorum, yemyeşil tarlalar..
Uçsuz bucaksız her yer..
Sonu yok bakabildiğim kadar bakıyorum, gözlerimin yettiği mesafeye kadar..
Çamursuz, ama soğuk..
Yüzüme vuruyor rüzgar.
Yalnızsın diyor, şimdi yalnızsın.
En az senin kadar yalnızım işte,
kulağımda bir türkü, gözlerimi dolduruyor.
Hava buz gibi. Ama üşümüyorum, senin yattığın yeri düşündükçe,
üşümüyorum.
Selanik Türküsü bu..
O kadar yakın ki şimdi benim söylediklerimi söylüyor sanki.
Hıncını Selanikten alıyor..
Sen bilirsin belki bu türküyü..
Bilmesen de eminim seni de bu kadar kötü yapardı.
Ağlardın belki..
Ama ağlama sen.
Gördüm iki kere ağladığını,
öyle fenaydı ki...
Sen o kadar duygusal mıydın, ben o zaman mı fark ettim, şanslı mıydım bunu görebildim diye, görmesem daha mı iyiydi,
bilsem..
Bilmek daha iyi galiba..
Çünkü sonra sana hiç kızmadığımı fark ediyorum.
O zamana kadar çocuk kalbimle kızmış olsam da, olsun..
Sen ağlama hiç.
Şimdi beni görüyosan bile, dolmasın hiç gözlerin.
Bu çalan türküyü de duyma..
Ben, bana seni hatırlatıyor diye dinliyorum hep.
Ama sen duyma.

Buz gibi hava..
Üşümüyorum ama.
Çamurların içine bıraktılar seni, çok yağmur yağdı, toprak çöktü..
Toprak..
Ne yabancı kelimeler kullanıyorum.


Ölüm çok garip..
İnsanın en az düşündüğü şey bu galiba.
Belki de öyle olması gerek, insan delirecek gibi oluyor gideni bir daha görmeyeceğini düşündükçe.
Kabul etmek istemiyor, ama hiçbir şey kabul etmeyince daha kolay olmuyor.
Kabul etmem lazım biliyorum.
Uzaklara bakıyorum.
Seni görüyorum.
Bak buralar hep senin memleketin.
Ben çok uzaklardayım şimdi, gözlerin yaşla dolmasın ama,
Seni unutmadım..
Galiba biraz az düşünmek zorundayım,
daha az ağlamak için...

İyi uykular.

Ocak 21, 2011

Mutlu (!) Son


En az inandığım şeydi mutlu sonlar.
Aşk varsa mutsuz sonlandığı içindi.
Mutlu biten her şeyi filmlerde gördüm ben, o filmleri ondan öyle sevdim. Mutlu sonu olmayan filmleriyse daha gerçek bulduğum için bu kadar benimsedim.

İşte.. Hayattaki bütün sorunum, dengesizliğim, anlaşılmazlığım burdan geliyor..
Sırrım bu.

Mutluluk anlıktı, ben küçük şeyleri o yüzden büyüttüm. Sandınız ki küçük şeylerle mutlu olabildiğim gibi yürütebilirim bu hayatı da. Ama o küçük şeyler büyüyor sonra, beklentilere dönüşüyor ya.. Onu sevmiyorum ben işte. Mutlu olmamı beklemenizi sevmiyorum. Mutlu olmuyorum o zaman.
Sipariş üzerine mutluluk... Benim becerebildiklerim arasında değil..
Mecburiyet halinde mutluluk...
Hiç değil.

Derdim bu benim.
Mutsuzluğum kendime, mutluluğum herkese.
Keşke bu kadar takmasaydınız kafanıza mutsuzluğumu da, ben de kendimi mecbur hissetmeseydim...

Mutlu sona inanmıyorum evet.
Aşk varsa, tek taraflıydı her zaman,
aşıklar varsa, biri daha az aşık...
Ya da uzak işte.. Bir şekilde 'olmaz'dı.

Olmadı.

AlıntıHayat



" Sorun nedir? "
" Bu yürümeyecek. "
" Bu kadar mı yani? Bunu söyleyip öylece susamazsın. "
" Durum neyse onu söyledim. Tartışmak için değil. "
" Doğru. Çünkü geleceği görebiliyorsun."
" Hayır. Ama geçmişi görebiliyorum. Sana ne kadar korkunç şeyler yaptığımı hatırlayacaksın, ve kendini değiştiğim konusunda ikna etmeye çalışacaksın. Ben yine o korkunç şeyleri yapmaya başlayacağım, çünkü değişmedim. Sonra sen çocuğu olan biri için korkunç bir seçim olacağımı fark edeceksin. Buradan sonra da bütün bunların tamamen bir hata olduğu sonucuyla yüz yüze geleceksin. Bunlardan birinin bile doğru olmadığını söyle. "

"Sadece mutlu olduğunda korkuyorsun. Sonsuza dek sürmesini beklemiyorsun."
" Çünkü sürmez. "
" Bunu bilemezsin. "
" Sana korkunç şeyler yaptım. Sana yine korkunç şeyler yaparım."

Ocak 20, 2011

- Yersiz -



Aklım paranoyayla dolu.. Uyuşuk.. Düşünemiyor, sürekli uyumak istiyor..
Uyku halinde hayat.
Tembel gözlerim, yorgun. Bakmak istemiyor hiç kimseye, kimseye...
Baktıklarını görmüyor, gördüklerini anlamıyor.

Ellerim.. Uyuşuk. Kimseye inanmak istemiyor, onlar da paranoyak...
Saklanıyor, uzanmıyor kimseye. Hiçbir şeye...
İsteksiz. Titrek...

Kulaklarım duymuyor güzel şeyleri.. Kötülükler fısıldıyor sürekli, sürekli kötü şeyler var kulaklarımda... İnanıyor duyduklarına.

Dilimden söylemek gelmiyor hiçbir şey. Hiçbir şey anlatmak istemiyorum.
Duyurmak istemiyorum aklımdakileri kimselere, bilmesinler, görmesinler, beni beklemesinler istiyorum.

Hepsi beni bekliyor. Anlatmak istemiyorum, duymak istediklerini söylemek istemiyorum, yapmak istediklerini yapmak istemiyorum.

Sevmek istemiyorum kimseyi, konuşmak, görmek, duymak..
Kokusu olmayan şeyleri istemiyorum.
Olmayan şeylere varmış gibi davranmak istemiyorum.
Olmadıklarını gösteremiyorum.
Olmadıklarını görmüyorlar...

Beni bekliyorlar..
Ayaklarım, aklım, ellerim...
Hiçbiri gitmiyor.