Haziran 29, 2011

- Senin Şarkın -




Sen bana ne yaptın da ben böyle oldum bilmiyorum. Anlattığın hikayeler mi, dinlettiğin şarkılar mı seni bu kadar değerli yaptı,
yoksa ben büyüdükçe seni de mi büyüttüm?
Hala hayatımda olmana inanamamam neden?
Ben o kadar küçük müydüm, yanımda seni göremeyecek kadar?

Bir şarkı çok güzel diye ağlatır mı insanı?
Bu kadar korkmuşken insanları kaybetmekten, seni bir kez kaybettim diye mi korkusuzum şimdi?
Kendime çok mu güveniyorum, artık yanımdasın diye rahat mıyım?

Suskunluğum bundan.
Sen yokken dinlediğim her şarkıyı şimdi sen varken dinliyorum,
içimde fırtınalar kopuyor.
Ne çok ağlamıştım diyorum, boşuna mıymış?
Gelecekmişsin ya zaten!
Gözlerim doluyor, artık onlar da alışmışlardı, kulaklarım ne duyuyorsa ona göre tepki veriyorlardı: hüzün, sevinç veya kırgınlık.
Şimdi şaşırıyorlar, mutluyum diyorum çünkü.
Hiç olmadığım kadar mutluyum.
Hiç olmadığım kadar cesurum.

Çok zaman geçti sen olmadan.
Şimdi bir an bile sensiz geçsin istemiyorum.
Gözlerimdeki bütün kayıtları silip, üzerine yenilerini ve mutlu olanları yazmak istiyorum.

Ellerimde senin ellerin var,
herkes bilsin istiyorum.

Haziran 28, 2011

- Krmz'nın Pazartesisi -



Hayat ne tuhafsın.
Bugün 28 haziran. Sen benim gözümde değişeli tam 1 ay 10 gün, benim gözümde
bambaşka olalı tam 1 ay oldu.
Gözlerim kapanıyor mutluluktan, sarhoşluğum filan, hep bundan aslında.
Mutluluk sarhoşluğu dedikleri şey belki, her şey hayal gibi.
Yok değil.
Hayal kursam bu kadarına cesaret edemezdim.
Değişik bir şey, anlayamıyorum.
Rüya olsa, uyandığımda çok üzülürdüm, gerçek değilmiş diye.
Üstelik ne rüyalar gördüm de, gerçek olmadığı için kahroldum.
Mutlu uyandığım sabahlarım nasıl karardı, rüyaymış diye.

Şimdi bakıyorum.
Hepsi gerçek.
Rüya ya da hayal olamayacak kadar gerçek şeyler varmış hayatta. Farkında değilmişim.

Teşekkür ederim.
Neye ve kime bilmiyorum, bu mutluluğumu sabrıma mı, zamana mı ya da hayata mı borçluyum bilmiyorum.
Kollarımı açıp gökyüzüne kaldırıyorum başımı,
başım dönüyor.
Düşecek oluyorum, korkusuzum artık.
Yanımda, yanıbaşımda, ellerimde
Sen.

Ben nasıl hak ettim bunları?
Yıllar önce yazdığın satırlara sevindiğim gibi,
şimdi yaşadıklarıma inanamıyorum.
Her şey hem gerçek,
hem inanılmaz.
Dünya bana doğru eğilmiş, güneş sadece benim yüzüme vurmuş,
gece sadece beni aydınlatıyor sanki.
Gözlerim her şeye gülüyor,
ama hep seni arıyor.

Haziran 22, 2011

Koku II



Uzun yollardan geçtim.
Uzaklara gittim, hiç bilmediğim yollarda, tanımadığım sokaklarda yürüdüm.

O yollarda ne kokular geldi burnuma bilsen, nasıl içime çektim tarlalardaki çiçeklerin kokusunu, nasıl tiksindim pis sulardan geçerken... Nefes almadan, dayanarak.
Sonra bir gün, geri döndüm.
Evime döndüm.

Şehrimin kokusu, sokağımın, evimin, yatağımın...
Hiçbiri böyle güzel kokmadı burnuma,
Hiçbir kokuyu duyduğumda sağıma soluma arkama bakınmadım bu kadar.

Şimdi, derin nefeslerim var diyorum ya,
kokun var aslında her yerde.
Doya doya içime çekiyorum ki, bir gün yok olursa kıymetini bildim diyebileyim.
Rüyalarıma götüren koku bu,
en güzel zamanlarımı hatırlatan,
seni sevdiren.

Bileğimde şimdi.
Yanımda sen varmışsın gibi.

Haziran 21, 2011

- Sen -



Rüzgar vuruyor omuzlarıma.
Geceye...
Üşüyorum.
Ellerim, seni arıyor, karanlığın içinde.
Hep aradı.
Dokunduğum her yerde sen varmışsın gibi temkinliydim,
gözlerim kapalı da olsa, hissedecektim, biliyordum.
Orada olmalıydın tam o an.
Oradaymışsın.
Buldu ellerim yüzünü,
karanlık aydınlık oldu.


Çabuk çabuk yürüyorum şimdi. Ellerim çok boş kalmasın, ellerini tutsun diye.

Haziran 18, 2011

Yerden Yüksek




Yükseklerde bir yerde kendime rahat mı rahat bir yer buldum.
Oturuyorum.
Ayaklarımı aşağı sarkıtıp, yine ve ısrarla gülümsüyorum.
Sakinim.
Huzurluyum.
Derin derin nefesler alıyorum, şükrediyorum, şansıma.
Şanslı olduğumu biliyorum.
Kutsallaştırdığım ne varsa, çoğalıyor gittikçe.
Sevdiğim, beklediğim ne varsa beni buluyor.
Sipariş vermiş gibiyim, eksiksiz elime ulaşmış gibi.

Ruhum yükseklerde bir yerde, derin nefesler alıyor.
Mutlu bakıyorum hayata, her şeye inanmak istiyorum.
Biliyorum ki ışıklar içindeyim, tertemiz.

Etrafımda uçuşuyor her şey, rüya gibi, rüya gibiyim.
İç içe geçmiş zamanlar, kollarımı kaldırsam havalardayım, ayaklarımı sallasam uçuşuyorum tül tül!
Dönüyor dünyam, düşmüyorum ama.
Ellerimden tutan, omuzlarımda varlığını hissettiren,
sen.
Gözlerim kapalı ama görüyorum.
Doymak bilmiyorum zamana, yaşamaya.
Burnumdaki koku hele, öyle yerleşikmiş, yerini yadırgamadı hiç.

Düşünüyorum.
Düşünüyorum.
Şaşırıyorum.

En parlak ışığım hiç sönmemiş ki hep yanıyormuş.

Haziran 08, 2011

Ziyafet



Kalbim...
Yükseklerde dolaşırken, gözlerim kısılıyor güneşten.
Bu defa parmaklarımdaki titreklik sinirden veya tedirginlikten değil, sevinçten.
Dokunduğum her şey rengarenk oluyor, gözlerim gökyüzünde dolanıyor sürekli, hiç bitmeyen teşekkürlerimi iletiyorum sessizce.
Derin nefesler alıyorum,
bu defa içimde yer açmak için değil, huzurdan.
Dünyanın en şanslı insanı oluyorum.
En mutlu edileni, en güzel sevileni.
Hayat, şimdi beni alıyor koynuna, sıkı sıkı tutuyor, hiç bırakmayacak gibi.
Kulaklarımda en sevdiğim şarkılarım, gökyüzünde uçan balonlarım, rüzgarda uçuşan saçlarım...
Her şey kıpkırmızı!

Hiç bitmeyecek gibi hayat.
Hiç bitmeyecek gibi yaşamak.