Yine siyah beyaz her şey...
Rüzgar, etrafımda dolaşıyor.
Hızlı adımlarla yürürken bugün eve doğru, gözüm bahçedeki zeytin ağacına takıldı. Neden takmıştın bu ağaca bilmiyorum, o kadar çok ağaç gitti, bir tek o kaldı. Zeytin falan verdiği yok, ama büyüyor her gün, upuzun oldu sen gittiğinden beri.
Her şey çok anlamsız bazen.
Çözemiyorum, ne için uğraşıyoruz? Nedir amacımız? Cevapsız kalıyorum. Siyaha düşüyor yine aklımda aydınlanmış ne varsa, karar veremiyorum, önceden bildiklerimi unutuyorum.
Daha öğreneceğim çok şey var değil mi?
Neden herkes bilip de uygulamıyormuşum gibi davranıyor o zaman?
Neden herkes kendi bildiklerini başkalarının da bildiğini varsayıyor?
Bir de neden herkes bu kadar saygısız? Bu kadar bencil?
Neden herkes kendi kendine gülümsemek yerine, yanındakini dürtüp "Nekomiğimdimi" bakışı atma çabasında? İnsanlar ne zaman salak oldular?
İnsanlar ne zaman pohpoh delisi oldular?
"Bu dünyada herkes kendini düşünüyor."
Doğru olan da bu değil mi zaten? Herkes kendini düşünsün, gidin kendinizi düşünün, kendinize bakın, kendi hayatınızı inceleyin, kendinizle dalga geçin, kendinizi geliştirin, başkalarının gelişmemişliğini bırakın, kendinize bakın. Kendinize iyi bakın. Başkalarının ne yapamayacağıyla değil, kendiniz neler yapabilirsiniz -kendiniziçin- buna kafa yorun.
Kendinizi düşünün evet, bencil olun, mutlu olun. Ama kendi kendinize mutlu olabilin.
Başkalarının yüzü asılmasın siz güleceksiniz diye. Komik olmuyor çünkü o zaman, gülmek olmuyor onun adı, sırıtmak oluyor. Hoş olmuyor.
KArman çorman her şey. Yangın yeri gibi yine hayat. Ağzımı açamıyorum, ama dilim hiç susmuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder