Aynadaki kadına bakıyorum.
Küçük elleriyle temizliyor makyajını.
Kulaklarında bir melodi,
o kadar güzel ki gözleri doluyor müziğin coşkusuyla.
Bir filmi başlatan melodi bu aynı zamanda.
Masal gibi bir filmi.
Aynaya bakıyorum.
Kendimi görüyorum.
Gözlerimden ve yüzümden mutluluğu siliyorum,
Altından hüzün çıkıyor.
Kulaklarımda notalar yükselip alçalıyor,
Güzel mi aynadan bana bakan bu yüz?
Seviliyor mu?
Aşık mı ?
Hayatın neresinden bakıyor, nerede uyuyor, hayal ettikleri yanında mı ?
Mutlu mu?
Tek derdi yaşamak mı mutlu olmak mı?
Birini mi bekliyor?
Heyecanlı mı ?
Kararlarını hemen verebiliyor mu?
Arada kaldığı oluyor mu?
Aklına mı kalbine mi daha çok kulak veriyor?
Akıllı mı ?
Vicdan sahibi mi?
Anlayışlı birine benziyor, başını omzuna yatırdığı anlarda.
Gözlerini kısarak baktığını hayal ettiğimde, sevimli olduğuna inanıyorum.
Güvenilir mi?
Çok mu konuşur, çok mu sever sevdiklerini?
Kim bu aynada derin düşüncelere dalan, kızıl saçlı, konuşmayan?
Ne istiyor hayattan ne kadarını alabiliyor ?
Nerden bakıyor aynaya?
Kendisini seviyor mu?
İnsanlara değer verdiği kadar kendisini de değerli görüyor mu?
Canı acıyor mu mesela bazı sokaklarda yürürken?
En sevdiği enstrüman ne acaba?
En sevdiği renk?
Kırmızı olsa gerek.
Kırmızıyı sever kadınlar.
Ruhum.
Parçalara ayrılmış gibi.
Birden çok ben varım, nereye gitsem tanıyor beni hayattakiler.
Kim olduğumu benden daha iyi bilenler var.
Kimim ben ?
Bana ne yaptılar ?
Yaşamayı mı beceremedim? Kafamı mutlu olmaya mı taktım ?
Neden böyle hüzünlüyüm aynadaki halimle?
Derinden gelen bir heyecan dalgası var sanki, sesini duyuyorum.
Yaklaşıyor yavaş yavaş.
Kalbim hızlanmaya başlıyor. Ayaklarım daha hızlı yürümeye çalışıyor.
Orda beni bekliyor hissediyorum.
Anlatılacak, konuşulacak onlarca cümle, his, masal...
Gidiyorum.
Arkama bakmayacağım bu sefer. Başımı çevirmeyeceğim.
Karşımda bekleyen mavi bir masal olmasa da,
Kırmızıyı içine çeken.
Ocak 21, 2012
- Masal -
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder