Mayıs 12, 2010
Kutlama
Siz de sık sık kendinizi düşünüyor musunuz? Bencillik ya da kendine acımak şeklinde değil de, yaptığınız hataları mesela? Ya da yapmış olabileceğiniz? Yaptığınız her eylemin, söylediğiniz her kelimenin her zaman arkasında durup arkanıza bakmıyor musunuz yoksa? Biri size bir şey söylediğinde, sonradan ne demek istediğini düşündüğünüz oluyor mu? Öyle, o anda mı kalıyor yoksa?
Kendinize kızıyor musunuz hiç yoksa her dediğiniz doğru mu?
Hiç haksızlık yaptığınızı düşündüğünüz ama geri dönmediğiniz oluyor mu?
İki tarafta da bulunmuş olmanız elbette muhtemel. Kendi açımızdan bakınca her şeyin açıklaması ya da bahanesi var. Bazen de bencillik işte, deyip çıkıyoruz işin içinden. Gönlümüz ne kadar rahatlıyor değil mi?
Benim rahatlamıyor.
Dünyanın en bencilce davranışlarını, kocaman bir soğukkanlılıkla gerçekleştirdiğime inanırsam, onu düzeltene kadar rahat olmuyorum. Ama sorun bu değil.
Siz hiç kendinizi affettiniz mi?
Size haksızlık yapan insanları affettikten sonra, kendinizi aptal gibi hissettiğiniz her an için kendinize iyi davrandınız mı? Sırtınızı sıvazlayıp, "olur böyle şeyler" dediniz mi, kendinize?
Ben demedim.
Siz unuttunuz mu hayatınızın en güzel noktasına gelip yerleşiveren sonra da hiçbir şey olmamış gibi giden insanları? Affettiniz mi onları? Evet, bazılarını siz gönderdiniz, biliyorum, öyle olması gerektiğinden. Öyle olması gerekmeyip de sizi yarı yolda bırakan arkadaşlarınızı unuttunuz mu? Onları anladığınız gibi kendinize anlayış gösterdiniz mi?
Ben göstermedim.
Her şeyi anladım, her şeye şans verdim, yepyeni şeyler öğrenmeye baktım, yeni renklerle mutlu oldum, değiştirdim bazı şeyleri, bazılarını olduğu gibi bıraktım, gidenleri anladım, haksızlık yapanları, saçmalayanları... Herkesi anladım, dünyanın en anlayışlı insanı oldum, en saygılı, en yargılamayanı... Ama affetmedim kendimi sizi affettiğim gibi, anlayamadım, sizi anlayabildiğimin yarısı kadar, anlamış olsaydım, şimdi sizi sevdiğim kadar biraz da kendimi sevebilseydim, kendimi yargılamak yerine sizi yargılayabilseydim, kendime iyi davranabilseydim sizden önce, kendime güvenebilseydim size güvendiğim kadar, size hak verdiğim kadar kendime haksızlık yapmasaydım, yakıştırabilseydim kendimi kendime, sizi hayatıma yakıştırdığım kadar... Size verdiğim değerin yarısını kendime verebilmiş olsaydım...
Şimdi daha sakin, daha iyi niyetli olabilirdim aynaya bakarken.
Siz hiç kendinizi suçladınız mı?
Siz unuttunuz mu yaptıklarınızı?
Ben unutmadım.
Hiçbir şeyi unutmadım ama yoruldum da hatırlamaktan. Sizinle yaşamaktan yoruldum, bana getirdiğiniz her şeye sahip çıkmaktan, saklamaktan, sizin için önemli olan her şeyi hatırlamaktan ve bilmekten yoruldum.
Bir türlü gidemeyişinizden -aslında- sıkıldım.
Hayallerinizi, tebessümlerinizi bilmekten... Doğumgününüzü hatırlamaktan...
Mutlu yıllar şimdi! İyi ki vardın! Bu da hediyen.
(FCY)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder