Ocak 10, 2016

Hayat - Zaman İlişkisine Dair

Zaman, öyle anormal bir şey ki, oyuna mı getiriyor, oyalıyor mu yoksa çok mu mükemmeliyetçi, en iyisi olsun mu istiyor, açık vermeden yaşatıyor yaşaman gerekeni.
Zamana inanıyorsun ve biliyorsun ve hatta inanmak istiyorsun -ki başka türlüsü işine de gelmiyor zaten- ilerleyebilesin yolunda; yine keyif alarak, lanet okumayarak, 'neden olmuyor' diye isyan etmeyerek...
Böyle böyle mi güçlü insan olunuyor? Güçlü insan olmanın ölçütü, hayatına devam edebilmek ve ağlamamak mı?
Tek bir ağlama şekli mi var?
Hani ne demişti Anayurt Oteli'nde Yusuf Atılgan, 'Bedenin dayanma gücünü zorlamak da bir çeşit kendini öldürmek değil miydi?'
Bedenimizin dayanma gücünü zorlamıyor muyuz her gün, kafamızı meşgul edecek şeyler bulmaya çalışırken?
Dişlerimizi sıkarken?
Derin derin nefesler almaya çalışıp aslında kesik kesik solurken?
Koşarken?
Daha hızlı daha uzun mesafeler koşmaya çalışırken?
Gülecek bir şeyler ararken, ruhumuzu müzikle doldururken, kendimize sürekli uğraşlar yaratarak da zorlanmıyor muyuz?
Bıraksak belki de zaman halledecek her şeyi bizim için. Belki boşu boşuna oldurmaya çalıştık o kadar şeyi, yanlış zamanda...
Sadece zamanı yanlıştı belki, biz doğru insanlara dönüşecekken, yanlış anlamlar yükledik başkalarına? Fark edemedik çocuk gibi tutturduk, olmalıydı, nasıl olmazdı diye diye... Olmayan her şeye de kırgınlıkla, kızgınlıkla baktık, küstük sonra.
Zaman, her şeyin ilacı değil de belki de vitaminiydi. En önce güvenilmesi gereken, en baştan yudum yudum içmen gereken, önlemdi sadece, kullanamadık. Kullanmayı bilseydik bu kadar hasta olmayacak mıydık?
Hayattan, hayata dair büyük bir ipucuydu, kaçırdık.

Mayıs 25, 2014

Karartma



Ellerimde cam parçaları var.
Batık batık. 
Kan içinde ellerim 
Kimin kalbine batırıp bıraktıysam duruyor öylece
Gitmem lazım
Cam kırıklarımı da alıp gitsem 
Yok olsam
Hiç hatırlanmasam artık
Tamir olsa kırdıklarım ben gittikçe 
Uzaklaştıkça iyileşse yaraların
Ellerim bu kadar acımasa artık
Dünyanın en temiz şeylerini ellerim kirletti belki
Belki ben zaten bunun için geldim dünyaya
Pislik yapmaya
Kötü olmaya 
Çok yorgunum artık
Kaldıramıyorum ağırlığını
Halbuki bu böyle değildi hiçbir zaman
Ne zaman bu kadar parçalandı ellerim
Koyulaştı mı kalbim?

Nisan 20, 2014

Ring

Yalnızlık. Bu dünyada yaşamayı en sevdiğim şeylerden biri. Kendi kendime kalmak, kendimi dinlemek, bazen eskiden mutlu olduğum anları düşünüp gülümsemek ve kaçınılmaz olarak yaşadığım hiçbir kötü anıyı da atlamamak.Ne garip ki hayatta kim olduğumu bilemiyorum bazen.Bu hayattan ne istiyorum ne yaparsam çok mutlu olacağım ve dönüp arkama bakmayacağım, ne yaparsam işte bu diyeceğim, işin kötüsü bilmiyorum.Ben sanıyorum ki aklıma ne geldiyse yaptım sonuçlarından pişman olmamaya çalıştım çoğunlukla da olmadım.Işin ucunda kalp kırmak göründüğünde işler biraz değişiyor. Bu zamanlar ve olaylar için kendimi hiçbir zaman ve hiçbir şekilde affedemiyorum. Aynısını bana yapanları da affedemediğim aşikar.Kendimi duygusal bir döngünün içine soktum, çıkaramıyorum.Bu hayatta ne aradığımı bilmiyorum. Ama insanların kalbini kırmaya gelmediğimi biliyorum.Her fırsatta hüzünlendiğimi her fırsatta mutsuz olunacak bir sebep bulabildiğimin farkındayım. Belki doğuştan böyleyimdir, içimde mutlu olmama yetecek olan ne kadar çok şey varsa belki onun tam tersinden de o kadar barındırıyorumdur.
Mutluluk da mutsuzluk da etrafındakilere yayılan şeyler. Bu sebepten öyle büyük planlar yapmamalıyım hayatta. Öyle planların içine dahil olmamalıyım.
Her şey değişiyor çünkü içimde ve buna dur diyemiyorum. Aklım almıyor. Dizginlenemeyen bir değişim içinde dönüp duruyorum.
Bunu sadece ben yaşıyor olamam. 
Nasıl başa çıkılıyor peki? 
Insanlar hayatlarındaki bu köklü duyguyu nasıl yola getirebiliyorlar? 
Neden değişiyor her şey bu kadar ve buna rağmen bazı şeyler nasıl bu kadar aynı kalabiliyor?


Şubat 01, 2014

Uyku Öncesi Sarhoşluğu

Nasıl değişiyor insan
zaman geçtikçe

Ben hiç bilmezdim böyle değişebileceğimi
inanmazdım hiç
yeni yeni şarkılar keşfediyorum
öğrendiğim, her gün öğrendiğim başka şeyler oluyor
defterlerimin arasından, başka şeyler ararken
başka şeyler buluyorum
eskiden yazdığım satırları görüyorum
bir dönem geçmiş kocaman
büyümüş müyüm
değişmiş miyim
umudumu geri almışım hayattan
iyi ki gitmişsin
iyi ki o kadar kötü şeyler yaşamışım

mızıkalı şarkılar bana hep geçmişi hatırlatıyor
bu sefer özlemekten farklı

hayat her gün değişiyor
her gün başkalaşıyorum
kalbim değişiyor

ağzımın tadı değişti
sevmediğim, tadına bile bakmadığım şeyleri merak eder oldum
bu her şey için geçerli

kendime dışardan bakıyorum
son yıllarda ne kadar yaşlandığımı görüp
panik yapıyorum

boşa mı geçirdim zamanlarımı
an'ın değerini hep bilebildim mi?

bugün yürürken mutluluk kapladı içimi
sahip olduklarıma şükrettim
şimdiye kadar yaşamış olduğum ne varsa
onların beni bugüne getirdiğine
bugüne hazırladığına
bugünkü mutluluğumun, bilmediğim şeyler tarafından planlandığına
inandım

önümde çeşit çeşit yollar
hangisine istersem ona devam ettim hep
neyi izlemek istediysem onu izledim
neyi dinlemek geldiyse içimden onu dinledim

şimdi kendimi dinliyorum
bazen en güzel şeyleri hayat çıkarıyor karşıma
önce en kötüsünü yaşatarak.

Ocak 23, 2014

- Çocuk -




Mevsimler geçtikçe,
başka yollarda yürüyüp, başka rüyaların içine girdikçe,
siz hayatımdan gittikçe,
yeni şeyler gördükçe,
yeni yemeklerin tadına baktıkça,
her başka şarkı keşfimde,
her filmden sonra,
büyüyorum…
Sizi terk ettikçe,
insanlarla tanıştıkça,
güldükçe,
ağladıkça,
bir çocuğun büyümesine,
dünyayı tanımasına,
her şeyi ilk kez görüşüne tanık olurken
onunla beraber büyüyorum
sizinle büyüdüğüm gibi…

Sevgiyle...

Aralık 14, 2013

Titrek Mum Işığı

Ezberlediğim yollardan geçiyoruz yine.
Ama karşıma her an ezberlemediğim, hazırlıklı olmadığım bir şey çıkıyor.
Havalar yine soğuyor,
dinlediğim müziklerin temposu düşüyor,
kan akışım yavaşlıyor bazen,
üşüyorum fazlasıyla,
yerini piyanoya bırakıyor bütün enstrümanlar.
Hep bildiğim sokaklardan yürüyorum evime,
hiç görmediğim insanlar görüyorum bazen,
bazı evlerin ışığı her gece yanmıyor.

Davul sesi karışıyor bazen piyanoya,
ezberlediğim şarkılar çalıyor kulağıma.
Hep aynı yollardan geçip hep aynı müzikleri dinleyerek
ve hep o bildiğim soğuk havayı soluyarak kaç farklı şey hissedebilirim ki?
Hissediyorum işte.
Her defasında başka bir kimliğe bürünüyor ruhum.
O tanıdık mutsuzluğumun yerinde yeller esiyor.

Aralık 06, 2013

Hava Soğuyunca

En çok soğuk havalarda konuşuyorum kendimle.
En çok soğuk havalarda dinlediğim depresif şarkılar anlamlı geliyor kulağıma.
Çünkü kötü şeyler hep soğuk havalarda oldu.
Çünkü kötü şeyler hep soğuk havalarda olur.
Karanlık şarkıları bu havalarda keşfettim,
kalbim hep bu havalarda ağrıdı
ve en çok bu havalarda çıkmak istemedim kırmızı battaniyemin altından.

Gidenler hep bu havalarda gidiyor
ve ben hep böyle havalarda öğreniyorum kaybetmenin ne demek olduğunu.
Kalbini en çok bu havalarda kırdım o insanların; ama şimdi kalbimi kıran ne varsa tam da bugün affediyorum hepsini.
Önce kendimi affediyorum ama.
Yaptığım her şey için, söylediğim her kırıcı söz için.
Kendime çok kötülük yaptım.
Şimdi artık
Hava soğuk da olsa hızlı yürümüyorum,
kendime hep kızmıyorum.
Her yıl Aralık ayında girdiğim o iğrenç karanlığa bu sefer hayatımın en neşeli tüneli muamelesi yapıyorum.
Yıllar gösterdi ki,
her şey her zaman bizim beklediğimiz ve sandığımız gibi değil.
Ben yine dert edip yine bildiğimi okuyup, bildiğim gibi yapıp duracağım evet ama
bugün -nedense bugün- bu soğuk havada,
geçmiş yıllarda yaşadığım her kötü şey,
yerini gelecek yıl bu neşeli kararıma bıraksın diye kendim için bir şey yapacağım
ve her şeyi,
herkesi
Aralık ayını bile,
affedeceğim.