Mart 25, 2011

- Tual -



Yine mi sen?
Yine mi bugün?
Şikayetçi değilim alınma hemen be! Seviyorum ben hüzünlü olduğum zamanlarımı bile ama onlar ufakk, halledilebilecek şeyler diye, harabeye dönüştürmediğinden...

Ama bu, çok fazla benim için, hala.. Ellerimi uyuşturuyor düşüncesi, öyle zor ki, görüyorum hala alışamadık, alışamadım. Alışmayı da beklemiyorum, ama en azından omuzlarıma kadar uyuşmayayım istiyorum, tutmuyor parmak uçlarım.

Panik yapıyorum.
Tek açıklaması bu halimin, panik.
O kadar erteliyorum ki yaşamayı, böyle kısıtlı zamanlarda aklıma gelip, ister istemez yaşayınca, sanki yeni öğrenmişim, sanki ilk kez duymuşum, sanki şimdi olmuş gibi... Panik yapıyorum.
İnanamıyorum.

Çünkü yaşamıyorum gerektiği gibi bunu da.
Nasıl yaşanır ki onu da bilmiyorum sahi?
Nasıl alışır insan ölüm fikrine?

Görmezsin birini anlayabilirim, görüşmezsin, aklına getirmezsin. Tamam.
Bir gün görebileceğini düşünüp ne yaparım diyebilirsin belki, hadi o da olsun. Tamam.
Ama işte bu "bir daha hiç" duygusu mu bizi böyle üzen? Bilmiyorum, bu da değil galiba, ben seni görebileceğimi biliyorum çünkü, adım adım yaklaşıyorum ben de her gün kaybettiğim insanlara, sana...
Ne peki o zaman?
Olması gereken mi?

Bu.
Böyle.
Böyle mi?

Zorhayat. Bazen.
Güzel olduğu kadar.

Seni çok özlüyorum Tülay.
Doğum günün kutlu olsun.

Mart 10, 2011

Yüzün*

Aklımda...
Yüzün.
Ama siliniyor her geçen gün detayları.
Unutuyorum...
Şaşırıyorum...
İsteyerek belki, belki farkında olmadan, belki iyi de oluyor, belki hak ettin, belki hak ettim...
Unutuyorum.
Tek tek dokunduğum her noktayı, parmağımın ucuyla siliyorum sanki.
Gözlerimde gözlerin var, her şeyi anlatan.
Her şeyi anladığım o an var, kalbimde bıçak yarası gibi...
Unutuyorum ama...
Hatırlatan şeylere dokunmuyorum başkaları gibi.
Ne yaşadıysam sevinerek, kıymetini bilerek, bunun da kıymetini bileceğim.
Yok olana kadar.

Hep yürüdüğüm bir yol var.
Bütün hüzünlerimi o saklıyor kaldırımlarında. Bütün şarkılarımı o biliyor. Sessizce selamlaşıyoruz her geçişimde...

Kar yağıyor şimdi.

Şemsiyesiz yürüyecektik oysaki, yağmurda.

Mart 06, 2011

- Ani -


Sakin ol şimdi...
Yavaşla...
Bu anı hisset.
Hızlı yaşamak zorunda olmadığın, koşturmadığın, nefes aldığını bile bile adım attığın nadir anlardan biri belki.
Hisset.

Başını yastığa koyduğunda bu anı hatırlatacağım sana.
Terk edildin..!
Şimdi senin seçimin olmadan...
Yalnızsın..
Başkalarına yaşattığın şey buydu işte. Bu yüzden üzülmüyorsun aslında. Bu yüzden rahat için. Kalbin bunun için rahatladı. Kurtuldun paranoyak olmaktan. Huzura erdin. Mutlusun bile aslında. şımarıklıktan ve hiç yaşamadığın bir şeyi yaşıyor olmaktan dolayı duyduğun şaşkınlık içindesin sadece. Bu kadar zaman başkalarına yaptıklarının bedeli belki.

Islan şimdi yağmurun altında. Hisset bu anı, bu ani yalnızlığı. İçine çeke çeke... Hisset. Canının yanmadığını biliyorum aslında. Onların neler hissettiğini anlamak için sadece... Biliyorum.

Dayanılmaz değil değil mi hiçbir şey senin için?
Ne yazık..
Yine de tam anlamıyla anlamayacaksın yaşattıklarını, kısmen bileceksin.

Mart 04, 2011

ZeytinDalı

Yine siyah beyaz her şey...
Rüzgar, etrafımda dolaşıyor.

Hızlı adımlarla yürürken bugün eve doğru, gözüm bahçedeki zeytin ağacına takıldı. Neden takmıştın bu ağaca bilmiyorum, o kadar çok ağaç gitti, bir tek o kaldı. Zeytin falan verdiği yok, ama büyüyor her gün, upuzun oldu sen gittiğinden beri.

Her şey çok anlamsız bazen.
Çözemiyorum, ne için uğraşıyoruz? Nedir amacımız? Cevapsız kalıyorum. Siyaha düşüyor yine aklımda aydınlanmış ne varsa, karar veremiyorum, önceden bildiklerimi unutuyorum.

Daha öğreneceğim çok şey var değil mi?
Neden herkes bilip de uygulamıyormuşum gibi davranıyor o zaman?
Neden herkes kendi bildiklerini başkalarının da bildiğini varsayıyor?

Bir de neden herkes bu kadar saygısız? Bu kadar bencil?
Neden herkes kendi kendine gülümsemek yerine, yanındakini dürtüp "Nekomiğimdimi" bakışı atma çabasında? İnsanlar ne zaman salak oldular?
İnsanlar ne zaman pohpoh delisi oldular?

"Bu dünyada herkes kendini düşünüyor."
Doğru olan da bu değil mi zaten? Herkes kendini düşünsün, gidin kendinizi düşünün, kendinize bakın, kendi hayatınızı inceleyin, kendinizle dalga geçin, kendinizi geliştirin, başkalarının gelişmemişliğini bırakın, kendinize bakın. Kendinize iyi bakın. Başkalarının ne yapamayacağıyla değil, kendiniz neler yapabilirsiniz -kendiniziçin- buna kafa yorun.
Kendinizi düşünün evet, bencil olun, mutlu olun. Ama kendi kendinize mutlu olabilin.
Başkalarının yüzü asılmasın siz güleceksiniz diye. Komik olmuyor çünkü o zaman, gülmek olmuyor onun adı, sırıtmak oluyor. Hoş olmuyor.

KArman çorman her şey. Yangın yeri gibi yine hayat. Ağzımı açamıyorum, ama dilim hiç susmuyor.