Mayıs 29, 2010

Kırmızıların En Kırmızısı


Bunun adı yaşlanmak mı, yaşının farkına varmak mı, büyüme klişesi mi?
Hepsinin sebebi bahar mı?
Yaz yaklaşıyor diye mi?
Kalbim güneşle birlikte mi canlanıyor yoksa gerçekten uyandırabilen şeyler mi var?
Kapılar açılıyor mu güneş her ısındığında?
Yoksa ben anahtarımı mı kaybediyorum, bilerek mi bırakıyorum çimlerin üzerine?

Kendime yasaklamışken her şeyi, hangi güçle açılıyor o kapılar? Hangi cesaretle? Kendime öğrettiğim her şeye karşı mı geliyorum? Karşımda ben mi duruyorum şimdi? Kendimden izin mi alıyorum? Kendimle mi çelişiyorum?

Elimde değil. Bir gün hayal kırıklığıma geri dönecek olsam da bunu bile bile düşünmeden duramıyorum. Hayal kurmadan yapamıyorum. Uyusam, rüyamda görür müyüm demeden kapanmıyor gözlerim.

Yaz geliyor. Bütün kurallar diğer çocuğun kuralları oldu şimdi, içimdeki. Ben artık ikincisini mutlu etme yoluna giriyorum galiba... Hala bir yanımda çelişkiyle, mutlu olmalı diyorum.

Şimdi inanmak istiyorum.
Mutluluğa,
umuda...

Kapıyı çalanlara "hoş geldin" demeye gidiyorum, eskimiş her kapıya kilit vurarak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder