Aralık 24, 2011

- Değişmeyen -

Zaman o kadar çabuk geçiyor ki,
bunu ancak tarihe not düşenler fark edebiliyor.
Geçmişle birlikte yaşayıp,
peşinden sürükleyenler, yaşadıklarını.
Sen hep benim peşimden geliyorsun artık,
halbuki öyle değildi,
benim senin peşinden gelmem gerekirken
bu işteki tersliğin sebebini söylemeye dilim varmıyor.
Şimdi sen duruyorsun olduğun yerde,
ben yürüyorum.
Göstermek istesem yaptıklarımı,
gösteremem.
Ne kadar büyüdüm baksana, desem,
bakamazsın.
Büyüyorum işte,
öyle ya da böyle,
başarılı veya başarısız zaman zaman,
bazen çok mutlu oluyorum,
öyle çok mutlu oluyorum ki seni bile düşünmüyorum belki
bazen de o kadar derin nefesler almama rağmen
huzur bulmuyor ruhum,
bedenim, hiçbir şeyim..
Aklımda uçuşan deli deli sorular, olaylar, duygular...
Hep karanlıktayım sanki bazen de,
hele bu zamanda,
hep.

Zaman geçiyor,
mevsimler değişiyor, yine geliyor aralık'ın yirmidördüncü günü.
küçülüyorum,
boyum uzamadı belki dolayısıyla hiç değişiklik olmuyor ama ben hissediyorum
bildiklerimi unutuyorum
odam değişiyor
evim,
yaptığım iş değişiyor.
Mevsim?
Mevsim aynı, yine soğuk,
yine yağmur
o günkü gibi..
İnsanlar değişiyor etrafımdaki,
başka biri olmuyorum, hala aynıyım biliyorum
ama değişiyor işte ellerim mesela.
Bir haber okuyorum sonra,
zaten moralim bozukken,
öyle fırtınalı havada çalışmak zorundayken
yıl: ikibinsekizken.
2 0 0 8 .
Haberin başlığını okuyup, sonrasını da öylesine okuyorum,
evden çıkacağım saat daha gelmedi diye.
Zaman geçsin diye.
İki satır sonra
zaman duruyor.
İnanmadan, sorgulamadan ve nasılsa, diye başlayan cümleler kuracak kadar umursamadan...
Zaman beni kandırıyor,
gülüyor arkamdan.
Şaka da yapmıyor üstelik.
Aniden çıkarıyor adını karşıma.
Gözlerim kararıyor,
şimdi de gözlerim kararıyor bazen,
hala zaman zaman başım dönüyor.
Zaman hiç değiştirmiyor bazı şeyleri.
Hava soğuk.
Hep de soğuk olacak biliyorum.
Bu mevsimde bu günde bu hava hep böyle olacak.
Bunu kabullendiğim gibi kabullenebilsem başka şeyleri de.
Mümkün mü?

Zaman hiçbir şeyi değiştirmiyor Tülay,
biz değiştiriyoruz, kendimizi.
Yabancılaşıyoruz yaşadıklarımıza,
unutuyoruz,
unuttuk zannediyoruz.
Ben unutmuyorum ama yaşamıyorum da.
Nasıl yaşayabilirim ki yokluğunu?
Arasam sorsam bulamasam, bulamadan dolaşsam,
çaresiz kalsam, belki yaşamış mı olurum o zaman?
Erteliyorum hep.
Ama bazen de gülümsüyorum.
Vapura bindin diye mutlu olduğun günü hatırlıyorum,
benim gibi biri daha var etrafımda diye sevindiğimi..
Günaydıııın diye seslendiğin, sesin.
Sesini hatırlamıyorum galiba artık,
ama gözlerini hiç unutamıyorum.
Unutmaya çalışmaktan değil de,
peşimden geliyorsun işte hep.
Geçmiş olamıyor bazen, bazı şeyler,
yutkunamıyorum.

Hiçbir şey değişmiyor,
ne kalbimin ağrısı hafifliyor,
ne mevsimler.
Hava hala soğuk,
o adam hala aynı şekilde söylüyor o şarkıyı.
Sen de eminim aynı şekilde gülüyorsun ordan,
ben de hep aynı şekilde ağlıyorum.
Ses çıkarmadan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder